22 Eylül 2009 Salı

bir garip ruh hali.

yazamıyorum kaç gündür blog, elimin klavyeye gitmemesini geçtim, bu daha da çok evdeki ruh halinden kaynaklı. bayram vesilesiyle dolup taştı ev, misafirlerden ziyade abimler geldiler eve. ilk gün mutlu oldum fakat ortanca abimle kavga etmemiz bütün bayram havasını aldı götürdü benden. biz öyle az buz kavga etmeyiz, kavga edip de abi-kardeş olarak bir buçuk sene konuşmamışlığımız mevcut, gerçekten. sorun ben de mi? ona pek emin değilim fakat çok kızdığım doğru. yaptığının yanlış olduğunu anlaması için konuşmamak gerekiyorsa hiç çekinmeden devam ettiririm hayatımı.. ancak hatasını anlayıp o adım attı mı bende yelkenler suya iner ama soracak olursunuz belki, sen neden adım atmıyorsun diye. hatalı olan o, hatasını kabul etmeyen o, e ben adım atarsam ekmeğine yağ sürmek, egosunu daha da tatmin etmek olmaz mı bu? işte o sebeple susuyorum, yokmuş gibi davranıyorum. yokmuş gibi...

onun dışında sorumlu hissettiğimden sanırım, annemlerle bütün ziyaretlere gittim sayılır. akraba kavramı önemlidir, mübarek günlerde aranıp hal hatır sorulur, sorulmalıdır.. ancak genç nesil olarak ne kadar yerine getirdiğimiz de muammadır. haksız mıyım? ben de yaptım, aynı mesajı listemdeki herkese yolladım. peki kişilerin ne özelliği kaldı burda? hepsine farklı farklı yazmak varken aynı mesajı yollamak canımı sıktı. neyse bir bayramı daha atlattık, sanki badire atlatıyoruz. kelime seçimlerimi sevmiyorum kimi zaman...

öyle yani blog, kendi kendine konuşmak böyle bir şey işte. aslında takip edenlerden ikisi yakınım olan kişiler, toplamda kaç kişi var peki? 3. komik :) peki dert edindiğim şey ne? problemlerimi onlarla paylaşmadığım halde buraya yazarak zaten paylaşmış olmuyor muyum? blog adresimi biliyorlarsa da söz hakkı doğuyor. siz blog insanları, düşüncelerinizi iletmekten çekinmeyin olur mu? yoksa fazlasıyla içimde bu sıkıntılardan mevcut, paylaşmasam da olur yani.. neden bu haldeyim acaba? bahar dönüşümü deyip işin içinden sıyrılsam mı dersiniz?

6 yorum:

  1. Öncelikle;ben çekinmem hiç bir şeyden yaptığım yorumlardan merak etme,gayet güzel yazarım hem kötü hem iyi:D

    Ben pek gitmedim büyüklere,bir tek annemin amcasına gittim onlar da evde yoklarmış.Pek dışarıda dolaşmayı sevmem.Bütün yaz evdeydim,böyle daha güzel.Bilgisayarım,odam,internet,blog...

    Ayrıca takip eden iki kişi yakınım falan deme,ben takip ediyorum yeter işte;)Hehe;)Her zaman yazabilirsin bana da,e-mail atabilirsin.Gayet severim böyle sohbetleri,dert dinlemeyi.

    Kardeşiyle bu kadar küs kalan birini de ilk defa duydum,küsmesin kardeşler;)Ben tekim ya o yüzden söylemesi kolay sanırım.

    Bu halin geçer,tavsiye biraz Lady Gaga dinle;)))

    Tenis maçına varım ayrıca,bir de Roger Federer ile tanışabilsem;))

    YanıtlaSil
  2. Aha bloga girdim, yetmedi senin bloguna girdim, yetmedi şimdi yorum yazıyorum. Bu günleri de mi görecektim ben? :D

    Abi-kardeş ilişkisi hakkında hiç bir fikrim yok; zira abimde yok kardeşimde. Bu konuda bir şey söylersem boşa sallamış olurum becne.

    Bayramları bende severim. Akrabalarımı da severim. Düzce'yi de severim ancak 2 gün en fazla...

    Ve itiraf ediyorum biri bana herkese gönderdiği kalıp mesajı atsa cevap yazmam. Bu bayramda yazmadım. Ancak sana cevap yazasım geldi. Belkide o mesajı atarken bir yandan da canının sıkıldığını tahmin etmişimdir.

    Ben blog yazmaya kendim için başlamıştım. -ki bunu daha öncede belirttim sana- İnsanı rahatlatıyor bi yerde. Ya da beni rahatlatıyor diyeyim.

    Düşüncelerimi ilettim say :)

    YanıtlaSil
  3. Çiklet, yorum yaz zaten:D sen yazmasan, serkan yazmasa kim yazacak:)) ayrıca o iki kişi yakınım derken, hiç değilse aynı muhitte oturan insanlarız biz ancak net öyle bir şey ki herkes bizim evde gibi, bi yönden bakınca çok güzel diğer yandan bakınca feci bir durum kendisi..:D

    ben de severim, yalnızlığı, melankolikliği. anlaşıldığı üzere :) ancak müptelası biri değilimdir, gezip tozmak temiz hava almak daha iyi gelir bana. iki insan yüzü görmek içimi açar, ancak okadar yabanileştim ki yakın çevreme bile hiç tanımıyormuşum gibi bakıyorum. geçen sene ramazanda da aynıydım aslında, düzenim bozulunca ben de bozuluyorum, benlikten çıkıyorum yani...

    tek kardeş(nasıl bir kullanımsa.) olduğundan dediğim şey çok tuıhaf gelebilir ancak o kadar normal ki:) ancak biz kavgaları uç noktalarda yaşıyoruz, orası ayrı...

    Lady Gaga'yı dinleyeceğim, emin olabilirsin;)

    ayrıca tenis sözümü aldım, umarım öğrenebilirim, yüzme de olabilir. zamanı gelince konuşuruz bu mevzuuyu :)) Federer'den ziyade Nadal daha çekici bana kalırsa, yüzünü bilemem de vücudu iyi gibi;))

    YanıtlaSil
  4. Serkan, bir ara Düzce'ye götür ozaman beni de.. hem yeni yerler görmüş olurum hem de güzelce alışveriş yaparız :))
    bu arada hiç konuşamadık biz senle ama hoşgeldin yahu, sabahın köründe yola çıkmış olmalısınız. benim de yarın abi facia'm bitiyor ve rahatlıyorum. nihayet.

    YanıtlaSil
  5. Evet sabah sekizde babam tepemde "kaaalkk" diyerekten beni taciz etti. "ya ne kalkması bu saatte" diye sorunca da "erken kalkan yol alır" dedi. Erken kalktık yani.

    Gitmeliyiz evet; alışveriş yaparken Düzzce'nin meşhur köftesininde tattırırım sana. Düşün ki İzmir'den o köfteyi yemek için geliyor insanlar. (ben olsam gelmem o kadar matah bir şey değil o ayrı :D)

    YanıtlaSil
  6. ben de geldim sana yorum yazıyorum :)

    hepimizin amacaı zaten dertlerimiiz paylaşmak değil, hayat bizi bunları yapmaya zorladı sanırım, yoksa ne yalnız çocuk olurdum, ne de hayatımı burda anlatırdım...

    blog arkadaşlıklarını da çok severim, çünkü sadece sizi anlayanlarla konuşursunuz :)

    YanıtlaSil