12 Ekim 2009 Pazartesi

gecenin bir vakti ne işin var kütüphanede?

sevgili blogcuum,

şuan gecenin 5.49'u ve ben hala daha üniversitemin kütüphanesindeyim. az önce dışardaydık ve birbirimizi tırstırırken aslında kendimiz tırstık. olaylar çok karışık blog, hepsini sırasıyla anlatacağım...



öncelikle çok yorgunum şuanda, haftada 3saat devamsızlık hakkım varken yarın derslere girmeyerek 2haftanın devamsızlığını kullanmış olacağım, düşün halimi. onun haricinde kütüphanede de internetli bilgisayarların bulunması benm için büyük mucize, belirtmeden geçemeyeceğim!



başlıyorum artık, uzun bir yazıya hazır olun:) ancak bu yorgunlukla nereye kadar yazabilirim hiç bilmiyorum ya neyse.. üniversitemin 2.haftası gayet iyi geçti, sınıfça kaynaşmaya çalıştık ama bir yere kadar tabii.. daha dur ama dimi? sonuçta kaç gündür tanışıyoruz? ama yok, hadi bişeyler yapalım havasındaydık hepimiz, haliyle sonuç fiyasko oldu. rezil rüsva olduk ama yine de eğlendik. ilk çabamız çarşamba günüydü ancak perş ve cuma günü de gayet gezdik hani. sorsan perş günü naptınız diye, bilmiyorum yanıtını alrsın, orası ayrı blog.

üniversitem çok şükür iyi yani, arkadaşlarım da iyiler. yurdun en iyi odasında mı kalıyorum ne? yani göreceli tabii, Allah'ıma yine yüzbinlerce şükürler olsun. cidden müthişler. onun haricinde ben Üsküdar Musıki Cemiyeti'ne kabul edildim blog! hem de çok enteresan olaylar yaşayarak. aslında her gün yazabilsem hepsi uzun uzun sürer ama bunu okadar da uzatmamayı planlıyorum, bakalım:) öyle işte, sınava almıyorlardı beni ctesi günü, ben de manga'nın solisti Ferman Bey'le sınava girdim. istanbul cidden çok garip bir şehir ya!! :)) salı günü yine dersim var, bakalım hayırlısı:))

ctesi sınava gidip bir de üstüne kabul edildiğim gibi derse girince haliyle eve geç gittim. 22sularında anca eve vardım ki düşün pazar günü 5te evden çıktım. ödevim vardı, peki yapabildim mi? hayır. şeker'in yanına tam zamanında gidebildim mi? yine hayır. ancak bu akşam "tanışarock" diye bir organizasyona katıldık. kurban söyledi, penasını fırlattı, ayağımın dibine düştü falan, güzeldi yanii:)) ayrıca özge fışkın'da cidden iyi bir ses, yalnızca daha çok duyulmaya ihtiyacı var, daha fazla albüm çıkarmalı. tavsiye ederim şarkılarını, melankoliye gayet uygundur:)

işte konserden çıktık napalım napalım derken hadi ana kampüse gidelim, sabahlayalım teklifi geldi, kabul edildi ve gidildi. düşün halimizi, kütüphane olmasa var ya yarına kesin verem olmuştum ben, çok soğuk burası!! ancak sıcak ve huzurlu kütüphanede şuanda herkes uyurken ben şakır şakır klavye sesi çıkarmaktayım. garip kaçıyor tabii ama çok içimden geldi ne yapayım.

saat şuan 6.05 ve az önce dedim ya, birbirimizi korkutuyorduk ama işin garibi söylediklerimize de inanıyoduk. o derece:)) her nereye bakıyosam hareket eden şeyler gördüm, acayip tırstım açıkçası:D bir de arabalar gelip geçti yanımızdan, Allah muhafaza!!

öyle yani blog, ister renkli bir hayatın var de, istersen boşu boşuna harcıyorsun hayatını, git daha yararlı işler yap de ama benm hayatım şuan bunlardan ibaret. bilmiyorum gelecek zaman ne gösterir ama halimden memnunum gayette.. çok şükür! öpüyorum seni blog, biliyorum uzun bir yazı oldu ama kusura bakma, uzun zamandır yazmadım ve çok feci yazmak geldi içimden:)) kendine çok iyi bakasın, esen kalasın blog.

2 yorum:

  1. Güzel anların var ya...Ah işte üniversiteli olmak bu sanırım:)Tadını çıkar doyasıya glaskas ve ayrıca kucak dolusu tebrikler:)Musiki hayatında başarılar dilerim:)

    YanıtlaSil
  2. noneless:))
    evet güzel anılar ama çok yorucu ve çok para gidiyor. buna bin kez daha şahit oldum! Allah sabır versin istanbul'da yaşayanlara.. güzel dileklerin için gerçekten çok teşekkür ederim:)) umarım başarılı olabilirim:)) kendine çok iyi bak ablacım!!

    YanıtlaSil